|
|||
İtalya komünist partisi tarafından sunulan tezler
|
|||
|
Kongre’nin gündemi (Enternasyonal ve şubelerinin) Programı ve taktikleri ile ilgili iki paragraf içermesine rağmen, bu önemli konulardaki genel tartışmalar 5. Kongre’ye ertelendi.
Bununla birlikte, heyetimiz (çoğunluk), Enternasyonal’in taktikleri üzerine, Parti Kongresi’nde sunulan ve Parti tarafından taslağı onaylanan (Mart 1922) tezlerin direktiflerinden farksız bir dizi tez hazırladı. Bu tezler, çoğunluk heyetinin Haziran 1922’deki Genişleme tartışmasında bir platform niteliği kazanan Özet’inin temelini oluşturdu. Bu tezlerin yayınlanması, Parti’nin çoğunluğunun Enternasyonal’in Kongresi zamanında genel taktikler konusundaki düşüncesini netleştiriyor. Bunların, Parti’nin takip etmeyi amaçladığı bir eylem programı değil, teorik bir katkı olduğunu eklemeye gerek yok.
Önsöz
Komünist Enternasyonal’in devrimci amaçlarına ulaşması için gerekli ön koşullar, kapitalist rejimin içinde bulunduğu durumda ve içinde bulunduğu kriz aşamasında oldukları ölçüde nesneldir ve işçi sınıfının burjuva iktidarını devirmek için savaşma ve onun diktatörlüğünü eylem birliği ile örgütleme becerisiyle ilgili olduğu, yani sınırlı grupların tüm kısmi çıkarlarını, tüm proletaryanın genel çıkarına ve devrimin nihai amacına tabi kılmayı başarmak ile ilgili olduğu ölçüde özneldir.
Öznel koşullar çift sıralıdır, yani:
1) açık bir programatik vizyona ve eylem birliğini sağlayan iyi tanımlanmış bir örgüte sahip komünist partilerin varlığı;
2) komünist partinin, işçi kitleleri ve onların ekonomik örgütleri üzerinde, komünist partiyi proletaryanın diğer siyasi eğilimleri üzerinde üstün kılan bir dereceye kadar etkisi.
Taktik sorunu, komünist partilerin, nesnel koşullara ve gelişmelerinin prosedürüne dayalı olarak, öznel nitelikteki bu devrimci koşulları eş zamanlı olarak gerçekleştirmelerini en iyi şekilde sağlayacak araçların aranmasından ibarettir.
(Zinoviev’in uluslararası politik-ekonomik durum, sermayenin saldırısı ve işçi hareketinin durumu hakkındaki tezinin tanımlayıcı bölümleri bu noktada alıntılanmıştır).
Komunist Partiler ve Komunist Enternasyonal’in Yapısı
İkinci Enternasyonal’in başarısızlığı ve Rus Devrimi’nin başarısı, proletaryanın devrimci ideolojisinin yeniden kurulmasına ve Komünist Enternasyonal saflarında politik olarak yeniden örgütlenmesine yol açmıştır.
Komünist Enternasyonal, tüm ülkelerin proletaryasının mücadelelerini dünya devriminin nihai hedefi doğrultusunda birleştirme görevini üstlenmek için her şeyden önce programatik ve örgütsel birliğini sağlamalıdır. Komünist Enternasyonal’in tüm şubeleri ve tüm militanlarının, Komünist Enternasyonal’in ortak programına ilkesel olarak bağlı olmaları gerekir.
Uluslararası örgüt, eski Enternasyonal’in federalizminin bütün kalıntılarını yok ederek azami merkezileşme ve disiplin sağlamalıdır. Bu süreç, oportünist gelenekler ve çeşitli ülkelerin farklı koşullarından kaynaklanan zorluklardan dolayı daha tam olarak gerçekleşmemiştir. Bu durum, mekanik politikalarla değil, farklı ülkelerdeki proletaryanın öncü eyleminin ortak özelliklerini vurgulayan etkili bir yöntem birliğinin gerçekleştirilmesiyle fiili olarak çözülecektir.
Herhangi bir siyasi grubun, sadece verili metinlere bağlı kalması ve bir dizi taahhüdü yerine getirme vaadi ile uluslararası devrimci disipline ve örgüte dahil edilebileceğini kabul etmek mümkün değildir. Tam tersine, proletar politikalarla hareket eden örgütlü gruplarda yürütülen (partiler ve akımlar) gerçek süreci ve ideolojilerinin oluşumunu ve Komünist Enternasyonal’in bir parçası olup olamayacaklarını, ve ne kadar büyük bir parçası olabileceklerini, yargılamak için eylem deneyimlerini göz önünde bulundurmak gerekir.
Komünist Enternasyonal’in güncel disiplinsel krizi geleneksel oportünizmin çift yönlü durumuna dayalıdır: coşkuyla karşılananlardan biri, Komünist Enternational’in devrimci amaçlarla yekpare bir şekilde birbirine bağlı olduğunu anlamadan onun taktiksel deneyimlerinin formülasyonlarını, uygulamalarının dışsal biçimlerini herhangi bir bilinçten veya devrimci bir amaçtan yoksun olan eski oportünist metotlara dönüş olarak alır; diğeri, bu taktiksel formülasyonları, onları devrimci programatik amaçlardan bir vazgeçiş ve bir geri çekilme olarak tasvir eden yüzeysel bir eleştiriyle reddeder. Her iki durumda da bu, komünist gaye ve anlamları uygulama ilişkisinin yanlış anlaşılması meselesidir.
Komünist Enternasyonal, oportünist tehlikeleri ve disiplinsel krizleri yok etmek için örgütsel merkeziyetçiliğini taktik kararlarının netliği, kesinliği ve uygulanan yöntemlerin kesin tanımı üzerine kurmalıdır.
Siyasi bir örgüt, yani bütün üyelerinin gönüllü bağlılığı üzerine kurulmuş bir örgüt, çeşitli durumlarda uygulanması için merkez tarafından tertip edilebilen yöntemler bütününü ancak bütün üyeleri gördüğünde ve kabul ettiğinde merkezi eylem taleplerine cevap verebilir.
Elinde hiçbir maddi disiplin cezası imkanı olmayan ama psikolojik faktörlerin nüfuz alanında kalan emsallerden istifade eden merkezin prestiji ve otoritesi, programatik beyanlarda ve mücadele yöntemlerinde mutlaka netlik, kesinlik ve süreklilik gerektirir. Uluslararası proletaryanın etkin bir üniter eylem merkezi olmasının tek garantisi burada yatar.
Sağlam bir örgüt, sadece örgütsel kurallarının istikrarından doğar; bu, her bir bireyin tarafsız uygulamalarını garantiye alarak, anlaşmazlıkları ve ayrılmaları en aza indirir. İdeoloji ve taktiksel normlar kadar örgütsel tüzükler de bir birlik ve süreklilik izlenimi vermelidir.
Zengin bir tecrübeye dayanan bu düşünceler yüzünden Komünist Partilerin Enternasyonal’inin oluşturulma döneminden Enternasyonal Komünist Partisi’nin eylem dönemine geçişte bütün anormal örgüt kurallarının ortadan kaldırması gerekir.
Bunlar Enternasyonal’in yalıtık kısımlarını diğer politik organlar ile birleştirenler, bazılarının kişisel üyelik kriterinin üzerinde değil ama işçilerin örgütlerinin birliği kriterleri üzerinde oluşturulmuş olduğu gerçeği, örgütün içinde farklı "akımlar" temelinde organize olmuş kesimlerin veya grupların varlığı, (askeri niteliktekiler için daha da geçerli olan) siyasi nitelikteki ve disiplindeki diğer organlara sistematik sızma ve girişçiliği de kapsar.
Enternasyonal bu tür çareleri uyguladığı ölçüde, federalizmin belirmesi ve disiplin kırılmaları meydana gelecektir. Bu anormallikleri ortadan kaldırma süreci durdurulur veya tersine çevrilirse ya da yaygınlaşırsa, oportünizme yeniden dönüş tehlikesi son derece ciddi olacaktır.
Komünist partilerin temel görevi, kitleler üzerinde her zamankinden daha büyük bir etki fethetmektir. Bu amaçla, nesnel durumun uygun kıldığı ve partinin hem ideolojik düzeyde hem de partinin çeşitli örgütlenme biçimlerinin proletaryanın katmanları üzerindeki etkisinin giderek artan bir şekilde genişlemesini sağlayacak biçimde tüm taktiksel araçlara başvurmaları gerekir.
Kitlelerin fethi sadece parti ideolojisinin propagandası ve basit fikir yayma faaliyetleri ile değil, proleterlerin ekonomik durumlarının sürüklediği tüm bu eylemlere katılarak başarılır. İşçilerin, bu eylemlerin kendi başlarına kendi çıkarlarının zaferini sağlayamayacağını anlamalarını sağlamak şarttır: bunlar yalnızca bir deneyim, örgütsel bir sonuç ve genel devrimci mücadelede çerçevelenecek bir savaşma iradesi sağlayabilir. Bu, böyle eylemleri reddederek değil, işçileri onları üstlenmeye teşvik ederek ve onlara mücadelede daha büyük bir katılımcı birlik sağlamaya hizmet eden acil talepleri sunarak onları teşvik ederek başarılır.
Kapitalizmin normal gelişim durumlarında bile, devrimci Marksist partiler için, proleter grupların somut ekonomik iddiaları için sendikalar ve buna benzer oluşumların alanlarında savaşmak temel bir gereklilikti. Genel bir sosyal politik düzen iddiaları da devrimci çalışmaya hizmet etmelidir. Ancak bu talepler, proletaryanın sınıf örgütlerinin bağımsızlığından ve devrimci program ve yöntemlerinin propagandasından vazgeçerek tavizlerini ödediği burjuvazi ile bir uzlaşma zemini oluşturmamalıdır.
Komünist parti, kısmi iddialar için ortaya konan eylemler yoluyla, kitlelerle bir temas kurar, ki bu fikir yayma faliyetini daha da ileri götürmesine izin verir: çünkü parti, propagandasıyla deneyim derslerini tamamlayarak sempati ve popülerlik kazanır ve kendi etrafında, kitlelerin en derin katmanlarına ve diğer yandan partinin kendisinin lider merkezine bağlı daha geniş bir örgütlenme ağı yaratır. Bu şekilde işçi sınıfının bir birleşik disiplini hazırlanır. Bu, sendikalarda, kooperatiflerde ve işçi sınıfı çıkarlarının her türlü örgütlenmesinde sistematik girişcilikle sağlanır. Parti faaliyetinin tüm alanlarında mümkün olan en kısa sürede benzer örgütsel ağlar kurulmalıdır: silahlı mücadele ve askeri eylem, eğitim ve kültür, gençlik ve kadın çalışmaları, orduya sızmak vb. Böyle bir çalışmanın amacı, komünist partinin işçi sınıfının büyük bir kısmı üzerinde yalnızca ideolojik değil, aynı zamanda örgütsel etkisinin gerçekleşmesidir. Sonuç olarak, komünistler sendikalarda yaptıkları çalışmalarında benzer nitelikteki tüm örgütlerin yanı sıra, tabanlarının azami genişlemesi eğilimindedirler; komünist propaganda ve girişçilik için gereken asgari koşullar onlara garanti edildiği sürece bütün bölünmelere karşı mücadele ederler ve bölünmenin var olduğu yerlerde örgütsel birleşmeyi savunurlar. Özel durumlarda bu faaliyet yasadışı ve gizli de olabilir.
Komünist partiler, örgütlü işçilerin çoğunluğunun fethi suretiyle, devrimci mücadelede vazgeçilmez bir manevra aparatı olan işçi sendikaları merkezlerinin liderliğini güvence altına alma programıyla çalışırken, her halükarda bunların kararlarına karşı disiplini kabul ederler ve sendikal örgütlerin tüzüklerinde veya özel anlaşmalarda, partinin denetimine ilişkin taahhütlerin onaylandığını iddia etmezler.
Kapitalist taaruz ve onun kendine özgü günümüz özellikleri, komünist partilere kitleler üzerindeki etkilerini artırmaları için özel taktik olanaklar sunmaktadır. Birleşik cephe taktiği buradan doğar.
Kapitalist taaruzun, bir yandan burjuva ekonomisini yeniden inşa etmeye girişmek için işçilerin ekonomik sömürüsünü yoğunlaştırırken, diğer yandan devrimci saldırıya muktedir proleter örgütleri yok etmek gibi bir çifte amacı vardır. Dolayısıyla kapitalist taaruz, henüz bilinç edinmemiş ve devrimci bir anlayış kazanmamış proleterlerin bile çıkarlarına doğrudan etki eder ve devrimci bir programı olmayan ve oportünist unsurlar tarafından yönetilen aynı örgütlere saldırır. Bu örgütlere önderlik eden bürokrasi, savunma mücadelesini bile kabul etmenin devrimci bir sorun ortaya koymakla eşdeğer olduğunu ve böylece işçileri burjuva sınıfına ve onun kurumlarına karşı mücadele cephesine yerleştirmekle eşdeğer olduğunu çok iyi anlayarak, proletaryanın yaşam koşullarının kademeli olarak iyileştirilmesine yönelik aldatıcı programı kınarken saf savunma direnişini bile sabote eder.
Bu durum, komünist partilerin, işçilerin gelişmiş bir siyasi bilince sahip olmayan kesiminin bile mücadelesine öncülük etmesine imkan vermektedir. Komünist partilerin, bu işçi katmanlarını, sermayenin saldırısı tarafından tehdit edilen çıkarlarının savunulmasından oluşan somut ve acil talepler için ortak eylemlere davet etme olanağı vardır.
Bu amaçla komünistler, en çeşitli eğilimlerin örgütleri içindeki tüm proleter güçlerin ortak eylemini önerirler.
Bu taktik hiçbir zaman komünist partinin temel göreviyle çelişmemelidir: yani sadece komünist programın ve komünist parti etrafındaki örgütsel çerçevenin onları kurtuluşa götüreceği bilincinin işçi kitleleri içinde yayılması.
Birleşik cephenin beklentileri iki yönlüdür. Birleşik cepheye davet, komünistler tarafından yapılan eylem davetini reddederlerse, diğer proleter örgütlerin programlarına ve etkilerine karşı bir teşebbüse hizmet edecektir; bu durumda komünist partinin avantajı açıktır. Öte yandan, tüm proleter örgütlerin ve tüm proletaryanın katıldığı bir eylem gerçekten başarılırsa, komünist parti, genel koşullar devrimci bir sonuca yol açmasına izin verdiğinde, hareketin liderliğini üstlenmeyi başarır. Bu mümkün olmadığında, komünist parti, -mücadele hadiseleri yoluyla, kısmi bir başarı elde etme durumu söz konusuysa ya da başarısızlık kaçınılmazsa- kitlelerin komünist partinin proletaryanın davasını üstün kılmaya en iyi şekilde hazır olduğu inancını elde etmek için her yolu denemelidir. Komünist parti, eğer daha önce mücadelenin başarısını garanti edecek kesin öneriler üzerinde çalışma yapmışsa, güçlerinin ön saflarında ortak eyleme katılarak, kitlelere komünist olmayan örgütlerin onlar üzerinde hakim bir etkisi olmadığı zaman zaferin mümkün olacağı inancını kazandırabilecektir.
Birleşik cephe taktiği, bu nedenle, partinin baskın ideolojik ve örgütsel etkisinin fethi için bir araçtır.
Kitlelerin birleşmeye yönelik içgüdüsel eğilimi, birleşik cephe taktiklerinin elverişli kullanımına hizmet edebileceği zaman kullanılmalıdır: tam tersi sonuçlara yol açacağı zaman savaşılmalıdır.
Birleşik cephenin ciddi taktik sorunu, bu nedenle, eylemimizin kendi amaçları doğrultusunda başarısız olacağı dışında sınırlar sunar. Bu sınırlar, iddiaların içeriği ile öne sürülecek mücadele araçları hususunda ve proleter güçlerin platformu olarak önerilecek veya kabul edilecek örgütsel temellerle ilişkili olarak tanımlanmak zorundadır.
Komünist partisinin birleşik cephe için ileri sürdüğü iddialar, önerilen koalisyonu oluşturacak çeşitli organların programlarıyla çelişmeyecek şekilde olmalı ve bu kuruluşların hiçbirinin prensip bazında reddetmediği mücadele yöntemleriyle gerçekleştirilebilir olmalıdır.
Ancak böyle bir durumda önerilen birleşik cepheye bağlı kalmayı reddeden örgütlere karşı çalışma yürütmek mümkün olacaktır: ve tam tersi durumda ancak bu şekilde hareket hattını komünist etkinin yararına kullanmak mümkün olacaktır.
Doğrudan parti eylemi yoluyla gerçekleştirilebilecek tüm talepler ileri sürülebilir: sanayi ve tarımda ücretlerin iyileştirilmesinin ve iş sözleşmelerinin savunulması, işten çıkarmalar ve işsizliğe karşı mücadele, örgütlenme ve ajitasyon hakkının etkin bir şekilde savunulması.
Mücadele araçları olarak, komünist partinin kendi bağımsız eylemleri için reddetmediği her şey ve dolayısıyla proleter sınıfın kendisini açıkça sermayeye karşı yerleştirdiği her türlü propaganda, ajitasyon ve mücadele önerilebilir.
Son olarak, koalisyonun temeli öyle olmalıdır ki, komünist önerilerin tümü kitleler tarafından bilindiğinden, diğer proleter organizmalar bunları kabul etmeseler bile, yine de genel bir proleter eylemi başlatırlar (örneğin: komünist parti tarafından önerilen mücadele, genel grev vb. ama başka amaçlarla). Komünist parti, kendisini ortak eylemin dışında tutmamakla birlikte, proletaryanın yenilgisi durumunda yönünün sorumluluğunu diğer organizmalara kaydırabilir.
Bu yüzden komünist parti proletaryanın genel hareketi doğrultusunda süreklilik ve kolektif sorumlulukla hareket eden müşterek politik kuruluşların bir parçası olmayı kabul etmez. Bu beyannameler, kendi programıyla kısmen de olsa çeliştiğinde ve ortak bir eylem çizgisi bulma müzakereleri sonucunda proletaryaya sunulduğunda komünist parti, politik partiler ile ortak beyannamelerde bir partner gibi görünmekten de kaçınacaktır.
Özellikle diğer örgütlerin reddedecekleri beklentisiyle harekete geçmeye davet edildiği kısa bir açık polemiğin söz konusu olmadığı, daha ziyade mücadelede birleşme olasılığının olduğu durumlarda, koalisyonun başat merkezi, sendika veya benzeri nitelikteki proleter örgütlerin ittifakında gerçekleştirilmelidir. Bu şekilde, bu merkez kendisini kitlelere işçi örgütleri içinde hareket eden çeşitli partiler tarafından fethedilebilir olarak sunacaktır.
Birleşik cephe taktiğinin yararlı kullanımı, oportünistlerin etkisiyle, eksik bir zaferle ya da işçi sınıfının yenilgisiyle sonuçlanan bir eylem yoluyla bile ancak bu şekilde güvence altına alınacaktır.
Proletaryayı ilgilendiren dolaysız iddialar, devlet siyasetiyle de ilişkilendirilebilir.
Bu iddialar komünist parti tarafından formüle edilmeli ve tüm proletaryanın hükümet üzerinde dış baskıyla yürütülen, her türlü ajitasyon aracıyla ortaya konan eyleminin hedefleri olarak önerilmelidir.
Proletarya, bu talepleri gerçekleştirmek için mevcut hükümeti değiştirmenin gerekli olduğunu anladığında, komünist parti, burjuva iktidarını devirmek için ve proletarya diktatörlüğü uğruna propagandasını bu gerçeğe dayandırmalıdır: tıpkı işçilerin ekonomik taleplerinin kapitalist ekonomide yeri olmadığını anladıklarında olduğu gibi.
Hükümet rejimi, toplumsal güçlerin ilişkileri nedeniyle kritik bir durumdayken, bu rejimin devrilmesini salt propaganda değil, kitlelere açık somut bir iddia haline getirmek gerekir.
Bu talep (Sovietlere, Kontrol Komitelerine, İşçi Sendikası Müttefikliği Komitelerine iktidar) bu kuruluşlarda temsil edilen bütün partilerin ve temsil edilmeyen partilerin işçilerinin önüne konulabilir. Tüm işçiler, liderlerine karşı olsa bile kabul etmeye yönlendirilecektir. Gerçekleşmesi, devrimci mücadeleyi ve burjuva demokrasisinin bastırılmasını içerdiğinden ve onu önermek, tüm proleter kitleyi bu yola yönlendirdiğinden, komünist partiye özgü siyasi görevin bir parçasıdır. Ancak böyle bir parlamento dışı sözün parlamentoda veya bir seçim kampanyasında da verilebileceği de göz ardı edilmemelidir.
Bir işçi hükümetinden, böyle bir hükümetin dayanabileceği temsili kurumun biçiminin ne olacağını belirtmeden, işçi partilerinden oluşan bir koalisyon hükümeti olarak bahsetmek, işçiler için anlaşılabilir bir iddiada bulunmak değil; sadece ideolojik ve politik devrimci hazırlığın terimlerini karıştıran bir propaganda sözü vermektir. Partiler, hükümeti almak için kurulmuş örgütlerdir ve işçi hükümetini oluşturan partiler, burjuva parlamenter kurumlarının korunması için uğraşanlar olamaz.
İşçi hükümetinin komünist partinin de katıldığı bir parlamenter koalisyondan doğabileceğini beyan edip etmediğini söylemek, pratik olarak komünist siyasi programı, yani kitlelerin diktatörlük mücadelesine hazırlanmasının gerekliliğini reddetmek demektir.
Dünyanın siyasi durumu, burjuva parlamenter rejim ile proletarya diktatörlüğü arasında geçiş hükümetlerinin değil, karşı-devrimci savunma mücadelesine büyük bir enerjiyle öncülük edecek burjuva koalisyon hükümetlerinin kurulmasını öngörecek niteliktedir. Geçiş hükümetleri ortaya çıkarsa, burjuva kurumlar temelinde ortaya çıktıkları sürece, komünist partinin onları yönlendirme sorumluluğunu sosyal demokrat partilere bırakması ilkesel bir zorunluluktur.
Komünist parti ancak bu şekilde kendisini iktidarın devrimci fethi ve geçiş hükümetinin mirasının hazırlanmasına adayabilir.
Güçlü ve gelişen ekonomik örgütlerin varlığı, kitlelere nüfuz etme çalışması için iyi bir koşuldur. Kapitalist ekonominin çöküşünün vurgulanması, nesnel olarak devrimci bir durum yaratır. Ancak, savaş sonrası dönemin bariz refahının hemen ardından proletaryanın mücadele kapasitesinin yetersiz kaldığı ve krizin tüm ağırlığıyla ortaya çıkmasından dolayı, bugün birçok ülkede sendikaların ve benzeri tüm örgütlerin boşaltılmasına tanık oluyoruz: diğerlerinde böyle bir olgunun ortaya çıkmasının uzun sürmeyeceği öngörülebilir.
Sonuç olarak, yoksulluğun ve hoşnutsuzluğun yayılmasına rağmen proletaryanın devrimci hazırlığı zorlaşır.
Ön planda, üretim makinesinin felç olmasıyla istikrarsız bir duruma düşen işsizler ve proleter unsurlardan oluşan katmanların komünist partilerin arkasında örgütlenme sorunu var. Bir zaman sonra bu problemin onların kontrol ettiği ekonomik organizasyonların vasıtasıyla diğer proleter partileri takip eden işçilerin fethinden daha önemli bir problem olarak belirmesi olasıdır; bu birleşik cephe taktiği ile yüzleşilen bir problemdir. Tam tersine, tüm burjuva güçlerin karşı-devrimci birleşik eyleminin yoğunluğuna ekonomik çürüme eşlik ettiği için, komünist olmayan proleter ekonomik örgütlerin daha hızlı bir şekilde boşalacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Kitlelerin fethi sorununun koşulları değişecektir.
Proleter çıkarların yeni bir örgütlenme biçiminin gerçekleştirilmesi, ve devrimci çalışmanın her zaman gerçek somut durumlara dayatılması gerekecektir. Şimdiki aşamada, benzersiz örgütlerin cephelerinin komiteleri ve organları etrafında, uygun temsil biçimleriyle, örgütsüz proleter tabakaları etrafında, örgütlenme görevinin ana hatları çizilmiştir. Komünist parti, dağınık ve dağıtılmış bir işçi sınıfına kendini dayatma eğiliminde olan ve oportünist bürokrasi tarafından kesin olarak kendisine bırakılan gerici kapitalist merkezileşmeye karşı mücadelenin ve kurtuluşun merkezi olmak zorunda kalacaktır.
"Lo Stato Operaio", 6 Mart 1924
[Önceki oturumun Komünist Enternasyonal’in yeni örgütlenme projesinin okunmasından sonra Bordiga söz alır].
Örgüt taslağını tüm yönleriyle tamamen kabul edilebilir buluyorum. Eski Enternasyonal’in federalist tipteki örgütsel yöntemlerinin son kalıntılarını ortadan kaldırmayı amaçladıkları için, nesnel olarak düşünüldüğünde büyük önem taşıyan hükümler içeriyor.
Kongrenin bu aşamasında, tartışmayı biraz daha genişletmek hala mümkün olsaydı, etkili bir devrimci merkezileşme çalışmasının örgütsel aygıtta bir reform yoluyla gerçekleştirilebilmesi için gereken her türlü soruyu gündeme getirebilirdim.
Yürütmenin raporunu tartışırken bu konuda bir şeyler söyledim ve şimdi tekrar etmeyeceğim. Bununla birlikte, etkili bir merkezileşme, yani farklı ülkelerdeki devrimci hareketin öncü kuvvetlerinin kendiliğinden güçlerinin bir sentezini elde etmek istiyorsak, şunu tekrar gündeme getirmeliyim: Bugün gördüğümüz disiplin krizlerini ortadan kaldırmak için örgütsel aygıtımızı merkezileştirmeliyiz, ancak aynı zamanda mücadele yöntemlerimizi birleştirmeli ve Komünist Enternasyonal’in program ve taktiklerinin ne hakkında olduğunu açıkça belirtmeliyiz.
KE’ye bağlı tüm gruplara ve yoldaşlara saflarımıza katılarak taahhüt ettikleri koşulsuz itaat yükümlülüğünün ne anlama geldiğini tam olarak açıklamalıyız.
Uluslararası kongrelere gelince, zorunlu direktiflerin kaldırılması ve ulusal kongrelerin toplanma şekli konusunda tamamen katılıyorum.
Burada merkezileşme ilkelerine tekabül eden önlemlerle uğraştığımızı kayıtsız şartsız kabul ediyorum, ancak gerçek merkezileşmenin yararına, yalnızca zorunlu direktiflerin kaldırılması ve dünya kongrelerinin ulusal kongrelerden önce düzenlenmesinin lazım geldiğini ilan etmememiz gerektiği görüşündeyim çünkü dünya kongrelerinin çalışmaları ve organizasyonu hakkında daha da ağır sözler söylenmelidir.
Kongrenin son oturumlarına geldik ve yapılan çalışmaların her bakımdan tatmin edici olmadığını belirtmeliyiz.
Örneğin, istifa sorunu açık kaldı.
İstifaların önlenmesi gerektiğine katılıyorum. Ancak partimizde yürürlükte olan, tüm istifaların kabul edildiği ve teklif verenin önümüzdeki bir-iki yıl içinde partideki yerini geri alamayacağını söyleyen bir kuralın kabul edilmesini öneriyorum. Bu prosedürün istifaların sayısını önemli ölçüde azaltacak bir etkisi olacağına inanıyorum.
Ancak Kongre’nin geldiği aşamaya rağmen ele almam gerektiğini düşündüğüm başka bir konu daha var: Dünya Kongreleri arasında iki yıllık bir ara verilmesi önerisi. Bir sonraki Kongre, bugünkü kadar iş ve meselelerle dolu olmayacaksa, kesinlikle bu etkileyici örgütsel ve mali çabanın tekrarlanmaması lazımdır. Ama bizi Beşinci Kongre’den ayıran zamanın özel sorusunu gündeme getiriyorum.
Son derece önemli bir dizi sorunu, özellikle de KE’nin yeni bir programının, daha doğrusu ilk gerçek programının sunulmasını ve tüzüklerinin, Enternasyonal ile şubelerini birleştiren organik bağın gözden geçirilmesini bir sonraki Kongreye ertelemek üzereyiz.
Yürütmenin raporundan sonra, taktik sorununu uzun uzadıya tartıştık, ancak tavır alan çeşitli konuşmacılar, Enternasyonal’in büyük taktiği sorunuyla ilgilenmediler. Kendilerini YK’da şu ya da bu ulusal bölümün faaliyetleri ya da durumu hakkında birkaç açıklamayı tartışmakla sınırladılar. Öte yandan işçi hükümeti gibi çok önemli sorular açıklığa kavuşturulmamıştı.
Taktikler sorusu üzerine büyük bir tartışmayı şimdi, yeniden açmayı öne sürmüyorum ama programı, tüzükleri, taktikleri düşündüğümde, 5. Kongre’nin sadece iki yıl sonra toplanması fikrini saçma buluyorum. Bu yüzden ben, Italyan delegasyonunun çoğunluğu adına, çok önemli sorunların ertelenişini göz önünde bulundurarak KE’nin 5. Kongre’sinin en geç 1923’ün yazı ya da sonbaharında düzenlenmesi teklifini sunma hakkını saklı tutuyorum.
[Kolarov, YK adına, Beşinci Kongre’nin gelecek yıl yapılacağını ve dünya kongreleri arasındaki iki yıllık arayla ilgili kararların ileri bir tarihe kaddar yürürlüğe girmeyeceğini açıklar.]