|
||||
|
||||
|
Dünyanın geniş bölgelerinde kara bulutlar toplanırken, diğer bölgelerde savaş fırtınası çoktan başladı. Sermayenin kanunlarının hakim olduğu dünyada, Ukrayna’dan Filistin’e, Kongo’dan Yemen’e, Myanmar’dan Sudan’a kadar 90 ülkeyi kapsayan, büyüklük ve şiddet bakımından farklı 56 çatışma yaşanıyor.
Dünya ekonomisi, malların aşırı üretiminden bunalmış durumda durgunlaşırken, ekonomiyi canlandırmaya yönelik her türlü girişim, artık tarih dışı hale gelen bu üretim sisteminin uzlaşmaz çelişkileriyle karşı karşıya kalıyor.
Son on yılların özelliği olan serbest ticaretin terk edilmesi ve korumacılık ve ekonomik milliyetçiliğe geri dönüş, sermaye rejiminin ömrünün dolduğunun bir başka kanıtıdır. Bir yandan korumacılık, proletaryanın sömürüsünü daha da artıracak, diğer yandan pazarların bölüşümü için mücadeleyi şiddetlendirecektir.
Emperyalistler arasındaki ticaret savaşı, geçen yüzyılın iki dünya savaşında olduğu gibi, açık bir savaşın habercisi. Bu savaşlardan ilki, sermayenin savaş makinesinin nasıl parçalanabileceğinin parlak bir tarihi örneği olan, 1917 Ekiminde Rusya’da proletarya devriminin zaferiyle Avrupa çapında durdurulmuştu.
Dünyanın
önde gelen ekonomik ve askeri gücü olan ABD, krize korumacılıkla
tepki veriyor ve küresel rakibi Çin’i kontrol altına almak için
devasa savaş makinesini kullanma tehdidini savuruyor.
Dünyanın
en güçlü ikinci kapitalist ülkesi olan Çin Halk Cumhuriyeti, bir
zamanlar Stalinist SSCB’nin yaptığı gibi sosyalist unvanını gasp
ederek, genel ekonomik kriz ortamında, ticari ve diplomatik düzeyde
konum kazanmak için düşük profilli bir tutum sergilerken, askeri
düzeyde de çatışmaya hazırlanarak, endüstriyel ve askeri
büyümesini daha da zorlu koşullarda sürdürüyor.
Sanayi
durgunluğundan çıkmak için, Avrupa emperyalistleri, Rus
tehlikesine yanıt vermek bahanesiyle yeniden silahlanıyor, ancak bu
yeniden silahlanma öncelikle bugün fedakarlık yapmaya, yarın ise
efendilerinin çıkarlarını savunmak için cepheye gitmeye çağrılan
proletaryaya yöneltilecektir.
Kapitalizm altında imkansız olan birleşik Avrupa, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında olduğu gibi, çeşitli ulus devletlerin Amerikan veya Çin emperyalistlerinin yanında yer almasıyla, Üçüncü Emperyalist Dünya Savaşı ile parçalanacaktır.
Dünya çapındaki silahlanma yarışı, hastanelerden, okullardan, ücretlerden ve emekli maaşlarından büyük kaynakların aktarılmasını gerektirecektir. Güney Kore’de burjuvazi 64 saatlik çalışma haftasını getirmeye çalışırken, bazı ülkeler zorunlu askerlik hizmetini yeniden getirmeyi düşünüyor; Polonya tüm erkek nüfusu askeri eğitime tabi tutmayı planlıyor.
İşçi sınıfı, kapitalizmden başka bir şey olmayan ulusal ekonomiye meydan okumadan, yaşam ve çalışma koşullarını savunmak için kararlı ve tavizsiz bir mücadele veremez. Bu mücadele sadece her ülkede değil, bugün çoğunlukla ulusal burjuva çıkarlarına hizmet eden sendikaların hakim olduğu sendika hareketi içinde de verilmelidir. İşçiler, tarih boyunca işçilerin vatanlarını savunma mücadelesinde suç ortağı olan ve yarının Üçüncü Emperyalist Savaşı’nın toplu mezarları kazılıp proletaryanın cesetleriyle doldurulduğunda aynı geleneği sürdürecek olan sendikalar içindeki açıkça burjuva veya oportünist liderliğe karşı mücadele etmelidir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde, Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) başkanı, mal fiyatlarını artıran korumacı gümrük vergilerini işçi sınıfının zaferi olarak selamladı. İtalya’da, İtalyan Genel İşçi Konfederasyonu (CGIL) genel sekreteri, Avrupa’nın yeniden silahlanmasını, başka bir deyişle proleterlerin katledilmesini destekleyen bir gösteriye öncülük etti.
Önemli ücret artışları, daha iyi ve daha güvenli çalışma koşulları, çalışma saatlerinin azaltılması için gerçek bir mücadele, aynı zamanda yeniden silahlanma harcamalarına karşı bir mücadeleye, ekonominin ve toplumun militarizasyonuna karşı tek gerçek muhalefete dönüşür - proletaryayı, uluslararası sınıf partisi tarafından temsil edilen ve onun kurtuluş aracı olan gerçek Marksist gelenekle komünizm için devrimci mücadeleye etkili bir şekilde hazırlar.
Kapitalist canavarın bağrında
olgunlaşmış ve acil hale gelmiş yeni bir üretim biçimi olan
komünizmin kişisel olmayan tarihsel gücü ve gerekliliği, bir kez
daha tek gerçek alternatif olarak kendini gösterecektir: ya bu
üretim sistemini korumak için burjuva savaşı ya da uluslararası
komünist devrim!
DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE SAVAŞA
KARŞI SAVAŞ
İŞÇİ SINIFININ DÜŞMANI KENDİ
ÜLKESİNDEDİR
DÜNYANIN TÜM PROLETERLERİ, BİRLEŞİN!